21. yüzyıl artık sivil toplum kuruluşlarının çağa damgasını vuracağı yüzyıl olacaktır. Bundan böyle STK veya NQO kelimesini daha sık duyacaksınız. Gönüllü kuruluşlar (NQO) dediğimiz sivil toplum kuruluşlarının çalışma ve aktivitelerinden haberdar olacaksınız.
Çağdaş demokrasilerde 5 güç (erk) ve 3 sektör vardır.
Çağdaş demokrasileri bu 5 güç yönetir ve yönlendirir. Sivil toplum kuruluşları çağdaş demokrasinin olmazsa olmazlarıdır ve diğer 4 erk kadar önemli ve etkendirler. Yine çağdaş demokrasi kavramına dönersek çağdaş demokrasiler 3 sektör üzerine oturmuşlardır.
İlki, tüm çalışanları, genel veya katma bütçeler ile belediyeler ve diğer kamu bütçelerine bağlı kamu hizmeti görevlilerinden oluşan birinci sektördür. Bu sektöre KAMU SEKTÖRÜ denir.
İkinci sektör kar amaçlı ÖZEL SEKTÖR dür. Devletin ekonomik gücünü asıl bu sektör oluşturur. Ticaret ve sanayi odaları, borsalar, işçi ve işveren sendikaları, federasyonları ve konfederasyonları ikinci sektörün (Özel Sektör’ün) kuruluşlarıdır.
Üçüncüsü ise vatandaşların kar amacı gütmeksizin gönüllü olarak kamu görevlerine katılımını sağlayan dernek, cemiyet, vakıf, birlik, hareket, grup ve platformlardır. Bu sektöre 3. Sektör, Gönüllü Kuruluşlar Sektörü, Sivil Toplum Kuruluşları Sektörü, Vatandaşlar Sektörü gibi isimler verilmektedir. Batıdaki adı Nongovernmental Organizations dur. (NGO) veya ENCIO diye okunur. Bir ülkede, demokrasinin oturması ve iyi işlemesi için sivil toplumun etkin ve güçlü olması şarttır.
Örgütlü toplum güçlü toplumdur. Bir ülkede sivil toplum kuruluşları ne kadar güçlü ise o ülkenin demokrasisi de o denli güçlü olur. Sivil toplumculuk gönüllü çalışmaktır ve karşılıksız fedakârlıktır. Sivil toplumculuk almadan vermektir. Sivil toplumculuk karşılıksız hizmet etmektir. Ülkesini, milletini, devletini ve insanlığı sevmeyenler sivil toplumcu olamaz. Hepimizin bu ülkeye hizmet borcu var. Bu borcu ödemek için herkes elini taşın altına koymalı ve “ Ben bu ülke insanı için, bu ülke için, yaşadığım çevre ve mensubu olduğum millet için, devlet için ne yapabilirim?” demelidir. İşte sivil toplumun fonksiyonu burada başlıyor. Karşılıksız hizmete koşmak, vatana ve millete karşı sorumluluk hissetmektedir.
Türkiye’de 2015 yılı Mayıs ayı istatistiklerine göre106.000 e yakın dernek, 7500 civarında vakıf var. Aşağı yukarı her 1000 kişiye bir dernek düşüyor. Bu derneklerin çoğu da tabela derneğidir.
Üyesi olmaya çalıştığımız AB üyesi ülkelerden Almanya 2,5 milyon, Fransa’da 1,5 milyon dernek var. Kuzey ülkelerinden İsveç, Norveç, Danimarka ve Finlandiya’da fiili nüfusun 4 misli sosyal nüfus var. Bu ülkelerde yaşayan insanlar en az 4 derneğin üyesidir ve aktif olarak yöresi, ülkesi, devleti ve insanlık için gönüllü olarak hizmet etmektedir.
İçinde bulunduğumuz yüzyıl artık STK’ların dönemi olacaktır. STK’larda Yasama, Yürütme, Yargı ve Medya’dan sonra ülke yönetiminde etkin ve söz sahibi bir kuvvet olacaktır. İki binli yıllarda artık kişinin tek başına hakkını arayacağı günler geride kalmıştır. Kişi hakkını üyesi olduğu sivil toplum kuruluşları vasıtası ile arayacak, sivil toplum kuruluşları toplumun sesi olacak. Toplumun refleksi olacaktır.
Yerel yönetimlerin, hükümetlerin ve devletin yetişemediği yerlerde halka hizmete koşacak, topluma iyi vatandaşlığı, faydalı vatandaşlığı öğretecekler ve hizmette kamu ile devlet ile yarışacaklardır.
Sivil toplumculuk ülke yönetimine katılımı sağlar, çoğulculuğu sağlar. Demokrasiye siz, biz, kurumlar, kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları sahip çıkarsa demokrasi yaşar. Çağdaş demokrasinin sağlıklı bir şekilde çalışmasında en büyük rollerden biri STK’lara düşer.
Veli SARITOPRAK
Yönetim Kurulu Başkanı